1997-1998 doğumlu sporcuların yetişmesi ve gelişmesini amaçlayan lig 3 set esası üzerinden oynanacak. File yüksekliği düşürülecek.
Bunlar detay............
Bu kararı öneren, karara katılan ve gerçekleştiren herkesi tebrik ediyoruz, kararı doğru buluyoruz, destekliyoruz.
Yaklaşık 3 ay önce 1994 doğumlu bir sporcunun bize gönderdiği bir iletiyi, bir çığlığı şimdi yayınlamayı uygun buluyoruz. Metinde boş olarak göreceğiniz kısımlar tarafımızdan çıkarılmıştır. Amacımız kişiler ve kurumlar arasında polemik yaratmak değildir. Ana fikire destek olmaktır.
Minikler Liginin kuruluşuna önayak olanları bir kez daha tebrik ederiz ve ne kadar doğru bir karar aldıklarını bu "çığlık" sayesinde anlayacaklarını biliyoruz..
“Mazeretim var, yetişemiyorum (!)"
”Yaş Grupları Voleybolcusu"
2001 yaz başında , henüz 6,5 yaşındayken .............. Yaz Okulu’nda Voleybol’la ilk tanışmam gerçekleşti.
Spor salonu açılışı fotoğrafında bile yer almıştım.
Spor salonu açılışı fotoğrafında bile yer almıştım.
2007 Haziran sonuna kadar, yaz kış ............. Voleybol okullarına devam ettim. Tam 6 yıl yani.
Bir şey olacak, olsun umuduyla 6 yıl her hafta sonu ........ yollarında geçti ailemle birlikte.
Hocalarım değişiyordu.
Her seferinde baştan başlıyordum.
En son birşeyler öğrenebilmeye başladığım hocamı, bir veli çocuğuna “sert top geldi” diye yönetime şikayet edip ayrılmasına sebep olunca yine sarsılmıştım.
2007 Nisan ayında beni “Dinozor” grubuna ayırdılar !
Grubuma verilen isim hem benim hem ailemin dikkatini çekti.
Bu isim bir şeyin sonunu çağrıştırıyordu.
Çok az kişiydik.
Arkadaşlarımın bazıları spor olsun diye, bazıları da zayıflamak için geliyordu.
Ben ‘Voleybolcu’ olmak istiyordum oysa.
Çalışmaları yeterli görmüyordum.
Oyun gibi geçiyordu her çalışma.
Çalışmaları yeterli görmüyordum.
Oyun gibi geçiyordu her çalışma.
Bu nedenle spor okulu yöneticisi ile görüşerek izin alıp alt yaş grubundaki çalışmaya da katılmaya başladım.
Mutsuzdum, umutlarım azalıyordu.
Aileme mutsuzluğumu ve umutsuzluğumu anlattım.
Babam okul yöneticisi ile görüştü, “dinozor”ların sonunun ne olduğunu öğrenmeye çalıştı.
Söylenene göre durumum .........’nda kalmaya uygun değilmiş, boyum kısaymış.
Ve o sıra Amerikalı Hoca tek kriter olarak “boy” u kıstas alıyormuş.
Söylenene göre durumum .........’nda kalmaya uygun değilmiş, boyum kısaymış.
Ve o sıra Amerikalı Hoca tek kriter olarak “boy” u kıstas alıyormuş.
1994’lüyüm ve 163 cm boyundaydım.
Haziran sonunda biraz da buruk olarak ............... maceram bitti...........’nda son dönem hocalığımı yapan ..... abla, takım kurmaya çalıştığını, beni oraya alacağını söyledi.
2007 Temmuz ayında ....... Abla ile çalışmaya başladık.
Oyak Sitesi, Bayrampaşa, Bakırköy, B.Çekmece’deki salonlarda çalışmalara başladık.
Antrenman yapabilmem için ailem gün geliyor beni 100 km uzağa götürüyordu.
O güne kadar bana öğretilmeyen; 6,5 yılımın boşa geçtiğini anlamama neden olan bilgilerle tanıştım.
Voleybol’un içinde blok, dublaj, pasör kaçırma, servis, smaç’ta varmış.
O güne kadar bana öğretilmeyen; 6,5 yılımın boşa geçtiğini anlamama neden olan bilgilerle tanıştım.
Voleybol’un içinde blok, dublaj, pasör kaçırma, servis, smaç’ta varmış.
Voleybol oynamak için sıçramak gerekiyormuş!!!!!!!!!!!!!!
Bunların neden ‘voleybol okulu’nda öğretilmediğini .......... ablaya hiç sormadım. Mutlaka bir nedeni vardır !
Ben, “çocukları okulda oyalayabildikleri kadar oyalayıp, boy gelişimini izleyip, arada standart dışı boy atanları, sonradan da öğretilebilir gruba yani “altyapı hazırlığa” aldıklarını kendi kendime anlar gibi oldum !!!!!!!!
Çok süratli öğreniyordum yeni şeyleri, güçleniyordum, boyum uzuyordu.
168 cm’ye ulaşmıştım.
Çalışmalar devam ederken ........... Hocam “Küçük Kız” ve “Yıldız Kız” kategorilerinde takım oluşturmakta zorlandığını, takım oluşturamazsa belki beni “genç kız” kategorisinde maçlara çıkartacağını söylüyordu.
Böylece “küçük kız” diye bir lig olduğunu öğrenmiş oldum.
Ailemle paylaştım ve hepimiz büyük bir şok yaşadık.
Araştırmaya başladık.
2007-2008 sezonu 1994’lülerin son yılıymış ve şu anda 1995,1996,1997 hatta 1998’liler yetişmek üzere bu ligde oynatılıyormuş...
Şok üstüne şok yaşıyorduk...
Yıllarım geçip gitmişti, birileri yıllarımı çalmıştı benim........... hocam “küçük kız” takımı kuramazsa, kaybolan yıllarımın üstüne 3-4 yıl daha kaybedecektim ve direk “genç liginde” yer alarak yok oluşumu hızlandıracaktım..
Lisansım çıkmıştı bile..
Ailemle paylaştım ve hepimiz büyük bir şok yaşadık.
Araştırmaya başladık.
2007-2008 sezonu 1994’lülerin son yılıymış ve şu anda 1995,1996,1997 hatta 1998’liler yetişmek üzere bu ligde oynatılıyormuş...
Şok üstüne şok yaşıyorduk...
Yıllarım geçip gitmişti, birileri yıllarımı çalmıştı benim........... hocam “küçük kız” takımı kuramazsa, kaybolan yıllarımın üstüne 3-4 yıl daha kaybedecektim ve direk “genç liginde” yer alarak yok oluşumu hızlandıracaktım..
Lisansım çıkmıştı bile..
Babam çok süratli bir araştırma içerisine girdi.
“Küçük Kız” kategorisinde hangi takımların yer aldığını tespit etti.
Bu arada okullar açılmıştı ve 8.sınıfın ağırlığını hissetmeye başlamıştım.
Voleybol’dan kopmak istemiyordum.
Okuldan eve 16:30’da dönüyordum. Antrenman kaçırmamam için Babam, Anadolu yakasındaki takımlara yoğunlaşmıştı.
Bu arada okullar açılmıştı ve 8.sınıfın ağırlığını hissetmeye başlamıştım.
Voleybol’dan kopmak istemiyordum.
Okuldan eve 16:30’da dönüyordum. Antrenman kaçırmamam için Babam, Anadolu yakasındaki takımlara yoğunlaşmıştı.
........ Spor Kulübü bu aşamada karşıma çıktı işte.
..................’in ..................... ile “küçük kız” liginin ilk maçını oynadığı 20 Ekim 2007 Cumartesi günü yeni takımımı Burhan Felek Spor Salonunda izledim.
Babam telefonla durumu, gelişmeleri ........... Hocama aktardı; “olası bir duruma göre bonservisimi verip veremeyeceklerini” sordu. .....
Hocam hiç bir zorluk çıkartmayacaklarını bildirdi.
Çünkü .......... Hocam 22 Ekim Pazartesi günü genç takımının ilk maçı için program yapıyordu, her gelişmeyi bilmeliydi.
Herşeyden öte ben de en çok emeği olan kişiydi.
Çünkü .......... Hocam 22 Ekim Pazartesi günü genç takımının ilk maçı için program yapıyordu, her gelişmeyi bilmeliydi.
Herşeyden öte ben de en çok emeği olan kişiydi.
21 Ekim Pazar günü ............... salonunda antrenmana çıktım.
Hocam yeterli gördü ve ............... kadrosuna dahil oldum.
22 Ekim Pazartesi ve 24 Ekim Çarşamba günleri de antrenmanlara katılarak yeni takımıma alışmaya çalıştım.
24 Ekim Çarşamba günü .............. Hocam’dan bonsevisim alındı, 25 Ekim Perşembe günü Lisans işlemlerim bitti.
27 Ekim Cumartesi günü .............. forması altında ............ maçıyla sahadaydım.
Maç ve saha tecrubesizliğimi atmaya, sadece 4-5 ay içerisinde ............ Hocamdan öğrendiğim Voleybol adına herşeyi yerleştirmeye, geliştirmeye çalışıyorum.
Pek çok sıkıntı var ancak dayanıyorum, ailem fedakarlık yapıyor, ilerlemeye çalışıyorum, “voleybol ağacına” tutunmaya çalışıyorum ama şartlar çok kötü...
Burada yani ......................’de mutlu olmasamda sevdiğim dünyanın içerisindeyim, parkeler üzerindeyim, voleybol’un kokusunu hissediyor, teneffüs ediyorum.
Hocam küçük kız takımıyla birlikte yıldız, genç ve A takımlarımızı da çalıştırıyor. Okulda beden eğitimi öğretmenliği yapıyor. Hafta sonları spor okulunda hocalık yapıyor. Hem hafta sonları hem hafta içinde her kategorinin maçları var.
Pek çok sıkıntı var ancak dayanıyorum, ailem fedakarlık yapıyor, ilerlemeye çalışıyorum, “voleybol ağacına” tutunmaya çalışıyorum ama şartlar çok kötü...
Burada yani ......................’de mutlu olmasamda sevdiğim dünyanın içerisindeyim, parkeler üzerindeyim, voleybol’un kokusunu hissediyor, teneffüs ediyorum.
Hocam küçük kız takımıyla birlikte yıldız, genç ve A takımlarımızı da çalıştırıyor. Okulda beden eğitimi öğretmenliği yapıyor. Hafta sonları spor okulunda hocalık yapıyor. Hem hafta sonları hem hafta içinde her kategorinin maçları var.
Zaten haftada 1 antrenman yapıyoruz.
Maç günlerine denk gelen antrenmanlarımız iptal oluyor.
Her geçen gün manşetim, parmaklarım kötüye gidiyor.
Yazın kazandığım gücümü kaybediyorum.
Özgüvenim azalıyor.
Takımdaki arkadaşlarımdan 8-9 kişilik bir grup bir kaç yıldır maçlara çıkıyorlar ve bu sezon hem küçük kız hem yıldız kategorilerinde oynuyorlar.
Aynı semtte oturuyorlar, aynı okula gidiyorlar.
Yani çocukluklarından bu yana bir aradalar ve bundan sonra da birarada olacaklar. Aralarında başlarda zorluk çektim.
Ayrılmak, bırakmak kaçıp gitmek istediğim anlar oldu.
Apayrı dünyalar, bambaşka yetiştirilme şartları, eğitim düzeyleri, yaşam beklentileri ve hedefleri....
Soyunma odasında kulaklarımı kapatmama neden olan konuşmalar..
antrenmanda omuz atmalar..çok ağladım, çok üzüldüm..
sabırla inatla dayandım dayanacağım..
ben aralarına katılmak değil takımda olmak istiyorum ama onlar hocanın da desteğiyle aralarına kimseyi sokmamaya kararlılar...
Bu yönde bir gruplaşma skor açısından takım için şu anda avantaj gibi görünüyor olabilir .
Bizim yani 1994’lülerin küçük kız’da son senemiz.
Grubu .........sırada tamamladık, eleme maçlarını geçtik, yarı final grubu maçları başlayacak artık.
Seneye ne olacak ?
Yani arkadan gelen yok, kulübümde bu yönde bir hazırlık, bir çaba, bir kaygı göremiyorum..
Yani bu sene iyi gibi görünen takım, seneye yarışmanın çok gerilerinde kalacak bence.
Belki oynatacak oyuncu bulamayacak.
Hep oyuncuların hedefsizliğinden sözediliyor peki hedefsiz, daha yolun başındaki oyunculara teslim olmuş kulüplere kim ne diyecek acaba.
Seneye ne olacak ?
Yani arkadan gelen yok, kulübümde bu yönde bir hazırlık, bir çaba, bir kaygı göremiyorum..
Yani bu sene iyi gibi görünen takım, seneye yarışmanın çok gerilerinde kalacak bence.
Belki oynatacak oyuncu bulamayacak.
Hep oyuncuların hedefsizliğinden sözediliyor peki hedefsiz, daha yolun başındaki oyunculara teslim olmuş kulüplere kim ne diyecek acaba.
Voleybol’un artık uzun boylu oyuncularla oynandığı söyleniyor ama bugün 12-13-14 yaşında kısa gibi görünen sporcuların uzamayacağını kim söyleyebilir.
Kimi erken boy atıp limiti tamamlamış olabilir, kimi daha sonra boy atabilir. Sıçrama ile boy dezavantajı kapatılabilir.
Ayrıca kısa boylu oyuncuların “pasör” ve “libero” gibi mevkiilerinde yetişmesinin niye sakıncaları olsun.
Voleybol programlarında hep “libero” yetişmediğinden, “pasör” yetişmediğinden söz ediliyor.
Bence bunun tüm sorumlusu altyapılara yerleşen bu yanlış anlayıştır.
Herkes smaçör olursa kim pas atacak, pasör’e pas atması için kim manşet taşıyacak bilmiyorum.
Yarı Final grubunda maçlara katılacak olan ............. Voleybol Okulundaki öğrencilerden geçmiş yıllarda takımlar oluşturup bu lige katılsalardı ne olurdu? Ben de belki geride kalan yıllarımda tecrube kazanmış olurdum.
Hiç olmazsa bilgi verselerdi.
Herhalde her çocuğu, her aileyi voleybol’la ilgili herşeyi biliyor kabul ediyorlar.
Bu ligden beni ve ailemi haberdar etselerdi.
Belki daha önce başka bir takıma katılırdım.
Çünkü ben voleybol’cu olarak yetişmek istiyorum.
Hayatımda voleybol hep olsun istiyorum.
Bu nedenle OKS sınavını önemsemiyorum.
Okulumda OKS kursuna gitmeyen bir kaç kişiden biri de benim.
Hedefim belli, çünkü liseye de şimdiki okulumda .... İstanbul Kolejinde devam edeceğim ve sonrasında Spor Akademisi’ne gideceğim, Voleybol antrenörlüğü eğitimi alacağım.
Öğrenmekte olduğum iki yabancı dil ve okulumda elde ettiğim üstün başarı mesleğimde bana yardımcı olacak.
Hiç olmazsa bilgi verselerdi.
Herhalde her çocuğu, her aileyi voleybol’la ilgili herşeyi biliyor kabul ediyorlar.
Bu ligden beni ve ailemi haberdar etselerdi.
Belki daha önce başka bir takıma katılırdım.
Çünkü ben voleybol’cu olarak yetişmek istiyorum.
Hayatımda voleybol hep olsun istiyorum.
Bu nedenle OKS sınavını önemsemiyorum.
Okulumda OKS kursuna gitmeyen bir kaç kişiden biri de benim.
Hedefim belli, çünkü liseye de şimdiki okulumda .... İstanbul Kolejinde devam edeceğim ve sonrasında Spor Akademisi’ne gideceğim, Voleybol antrenörlüğü eğitimi alacağım.
Öğrenmekte olduğum iki yabancı dil ve okulumda elde ettiğim üstün başarı mesleğimde bana yardımcı olacak.
Televizyonlarda, internet sitelerinde ve dergilerde hep “voleybolcu yetişmiyor” diye şikayetler görüyorum.
Yukarıda anlattığım şartlarda nasıl yetişsin?
Voleybol Okullarında voleybolcu yetiştirildiğine inanmıyorum.
Sadece uzun boylu çocukları ayırıyorlar o kadar.
Yukarıda anlattığım şartlarda nasıl yetişsin?
Voleybol Okullarında voleybolcu yetiştirildiğine inanmıyorum.
Sadece uzun boylu çocukları ayırıyorlar o kadar.
Üzerine kolay öğrenilebilen şeyleri koyuyorlar ve voleybolcu yetiştirmiş oluyorlar.
Peki bu çocuk ne kadar istikrarlı, antrenman programlarına ne kadar bağlı, aile bu uzun yolda çocuğunun yanında hep olabilecekmi, eğitim-spor ayrımına gelindiğinde spor bırakılacakmı?
Diğer tarafta bütün bunları yapabilecek ama boyu şimdilik yeterli olmayan ne kadar çok çocuk,ileride belki milli takımlarda pasörlük yapacak libero oynayacak çocuk yok olup, küstürülüp gidiyor.
Neden 10 tane Naz yok, Neslihan yok?
Çünkü yetiştirilmiyor.
Kendi yetenekleri ile gelen Naz ve Neslihan’ı yeterli görüyorlar.
Voleybol okulları yüzlerce çocuktan neden Naz’lar Neslihan’lar çıkartamıyorlar ben söylüyorum ama onlar da kendilerine sormalılar.
Çünkü yetiştirilmiyor.
Kendi yetenekleri ile gelen Naz ve Neslihan’ı yeterli görüyorlar.
Voleybol okulları yüzlerce çocuktan neden Naz’lar Neslihan’lar çıkartamıyorlar ben söylüyorum ama onlar da kendilerine sormalılar.
Hem kendi kendime, hem fırsat oldukça çevremde voleybolla ilgilenenlere soruyorum hep , “voleybol kaç kişilik bir oyundur?” diye.
Aldığım cevap hep aynı “6 kişi”..Oysa ben voleybolun 12 kişilik bir oyun olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar gördüğüm kadarıyla bir kaç takım hariç neredeyse tüm takımlar gerçekten voleybolü 6 kişiyle oynuyorlar.
Maça nasıl başlıyorlarsa aynı 6 kişi ile bitiriyorlar.
Diğer bir iki takım ise kadrosunun tamamını kullanarak maç boyunca gerek taktik gerek tecrube edindirmek amacıyla değişiklikler yapıyorlar ve bu genişliğin avantajlarınıda olumlu yönde geri alıyorlar.
Maçlarına 6 kişiyle başlayıp 6 kişiyle bitirenlere soruyorum?
“diğer 6 kişiyi neden kadronuzda tutuyorsunuz, neden forma vb masraflar yapıyorsunuz?”.
Kafanızın ucunda biliyorum ki, oyunu üzerine kurduğunuz 6 kişiden biri ya gelmezse, ya sakatlanırsa endişeleri var.
O halde diğer 6 kişiyi de oyun içinde kullanarak sıcak tutarak, maç tecrubesi kazandırarak neden kadronuzu zenginleştirmiyorsunuz?
Bunun karşılığını hemen değilse bile bir müddet sonra geri alabilirsiniz.
O 6 kişi kriterlerinize uymasaydı zaten kadronuza almazdınız.
Eğer kenardaki 6 kişi yeterli değil ise aslında o sizin yetersizliğiniz değilmidir.?
Sizin hocalığınızın önemi ne o zaman?
Kazanın onları, voleybola küsmesinler, voleybolun içinde kalsınlar, voleybol kazansın.....
Ben şimdilik kaybetmiş gibi görünüyorum, kulübümden dün çok üzülerek ayrıldım...
Yarın, sonraki yıllarda voleybolun hep içinde olacağım; yaşadıklarımı başka sporcu adayları ve sporcuların yaşamaması için çaba sarfedeceğim....
Aldığım cevap hep aynı “6 kişi”..Oysa ben voleybolun 12 kişilik bir oyun olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar gördüğüm kadarıyla bir kaç takım hariç neredeyse tüm takımlar gerçekten voleybolü 6 kişiyle oynuyorlar.
Maça nasıl başlıyorlarsa aynı 6 kişi ile bitiriyorlar.
Diğer bir iki takım ise kadrosunun tamamını kullanarak maç boyunca gerek taktik gerek tecrube edindirmek amacıyla değişiklikler yapıyorlar ve bu genişliğin avantajlarınıda olumlu yönde geri alıyorlar.
Maçlarına 6 kişiyle başlayıp 6 kişiyle bitirenlere soruyorum?
“diğer 6 kişiyi neden kadronuzda tutuyorsunuz, neden forma vb masraflar yapıyorsunuz?”.
Kafanızın ucunda biliyorum ki, oyunu üzerine kurduğunuz 6 kişiden biri ya gelmezse, ya sakatlanırsa endişeleri var.
O halde diğer 6 kişiyi de oyun içinde kullanarak sıcak tutarak, maç tecrubesi kazandırarak neden kadronuzu zenginleştirmiyorsunuz?
Bunun karşılığını hemen değilse bile bir müddet sonra geri alabilirsiniz.
O 6 kişi kriterlerinize uymasaydı zaten kadronuza almazdınız.
Eğer kenardaki 6 kişi yeterli değil ise aslında o sizin yetersizliğiniz değilmidir.?
Sizin hocalığınızın önemi ne o zaman?
Kazanın onları, voleybola küsmesinler, voleybolun içinde kalsınlar, voleybol kazansın.....
Ben şimdilik kaybetmiş gibi görünüyorum, kulübümden dün çok üzülerek ayrıldım...
Yarın, sonraki yıllarda voleybolun hep içinde olacağım; yaşadıklarımı başka sporcu adayları ve sporcuların yaşamaması için çaba sarfedeceğim....
1 yorum:
Büyük ve marka olmuş bir çok kulüplerdeki hocaların; sporcularına,daha küçücük
olmalarına bakmaksızın bağıra çağıra psikolojik şiddet uygulayarak sadece kazanmak üzerine kurgulanmış senaryolarla spor yaptırmalarına göz yuman ve ne olursa olsun o kulüpte kalarak çocuğunun,belki kendisinin de) "kurtuluşunu" sağlamaya çalışan velilerin boyun bükmelerinin yarattığı bu hocalık ve kulüp büyüklüğü egosu çocukları da uzunlar ve kısalar diye ayıracaktır.Hatta kendi çocuklarını ayırmakla kalmayacak yetinmediği durumlarda diğer voleybol emekçilerinin sporcusu olan uzunlarını da ellerindeki güçle bir şekilde alacaktır.Almaya çalışacak demiyorum bile, kesinlikle alacaktır.Böylece uzunlarını aldığı spor kuruluşunda da kısalar kalacak,ayrım oraya da sıçrayacak ve oradakilerde de aynı duygu yaşanacaktır.
Sonra herkes uzun olanın işe yaradığı sonucu ve düşüncesi ile uzunlara yönelecek,kısalar ise anıları ve umutları ile başbaşa kalacaklar.
Ben iyi biliyorum bunu çünkü anadoluda çalışan bir hocayım.
Bizlerin uzunları İstanbul, Ankara,İzmir ve Bursa'da oynar,diğerleri yani kısalar kendi
mahalli liglerinde..
Türkiye finallerine bakın,hangi yaş grubu olursa olsun finallere kalan sekiz takımın 3-4'ü İstanbul,3-4'ü Ankara 1-2'si İzmir takımlarından oluşur.Bazen Bursa olur bazen de uzunları nasılsa gözden kaçmış bir anadolu takımı.(zaten o takımdaki uzunlar da o yarışma sonrası alınır)
Finallere giden takımlara bakın bir de;çocukların bir çoğu anadolu nüfusuna kayıtlı ve oradan yetişmiş çocuklardır.
Biz eğitmenler sporcusuna yapılan eğitim ve maddi imkan tekliflerine duyarsız kalamayız elbette.Bizler çocuklarımızın iyi yerlere gelmeleri için emek harcarız ve fırsatını bulunca da onları buralara göndermeye devam ederiz.Bu sistem böyle devam ettiği sürece de böyle olacaktır. Ama kısa olsun uzun olsun hiçbir çocuğa da sırtımızı dönmeyiz çünkü biz biliriz ki uzunlar nasıl olsa
bir gün gidecek ama kısalar hep bizimle olacak ve biz işte o kısalarla mücadeleye omuz omuza devam edeceğiz.
Saygılarımla
Antalya
İlhan YILMAZ
Bed.Eğt.Öğrt.
Vol.Antr.
Yorum Gönder